Sayfalar

4 Kasım 2012 Pazar

Madde bağımlılığı ve ergenlik


Madde bağımlılığı ve ergenlik

Alışkanlık ve bağımlılık yapan maddeler etkilerine göre maddelerin türlerine göre değişik biçimlerde sınıflandırılırlar. Bunlar;1. Birinci Grup; Afyon ve ondan elde edilen maddeler, eroin, morfin,methedon vb.
 2. İkinci Grup; Halüsinasyon yaratan uyuşturucu maddelerdir,LSD,
3. Üçüncü Grup; Uçucu maddelerdir, tiner ve benzeri sıvı uçucular, yapıştırıcılar.
4. Dördüncü Grup; Uyarıcı maddelerdir, kokain ve tütündür.
5. Beşinci Grup; Bu grupta kenevir bitkisinden elde edilen esrar bulunmaktadır.
6. Altıncı Grup; Merkezi sinir sistemin çalışmasını yavaşlatan yatıştırıcılar grubudur. Alkol, sakinleştirici ve uyku verici ilaçlar bu gruba girmektedir.

Ergenlik döneminde ortaya çıkan davranışsal sorunlar arasında sigara ve alkol kullanımı da önemli yer tutmaktadır. Ruh sağlığı problemleri olan ergenlerin daha sık sigara ve esrar kullandıkları bulunmuştur. 

Klinik çalışmalar özellikle madde kullanım bozukluğu olan ergenlerin genellikle başka bir psikopatolojilerinin de olduğu görüşünü ortaya çıkarmıştır. Türkiye Bilimler Akademisi (2004 tarafından yapılan araştırmaya katılan ergenlerdeki sigara içme davranışlarına bakıldığında en yüksek oranı %63.2 ile hiç sigara içmeyen ergenlerin temsil ettiği, en düşük oranı, %4.1 ile sigara içme davranışını bırakan ergenlerin temsil ettiği, sigara kullanmakta olan ergenlerin oranının ise % 17.2 olduğu belirlenmiştir. 

Hiç sigara kullanmama oranının en fazla üst sosyo-ekonomik düzeyden kızlarda olduğu (%80.9), en fazla sigara içme oranın alt sosyo-ekonomik düzeyden kızlarda olduğu (%12.9) belirlenmiştir Özbay ve arkadaşlarının (1991) bulgularına göre sigara kullanan öğrencilerin kullanmayanlara oranla daha depresif olduğu, sigara kullanan çalışan gençlerin ise kullanmayanlara oranla daha kaygılı olduğu ortaya çıkmıştır. Alkol kullanan ve çalışanlarda ise depresif belirtiler daha fazladır. Çalışan gençler grubunda ise madde kullananlar daha kaygılı ve kendilik imgesi açısından daha olumsuz bulunmuşlardır.
Sigara, alkol, uyuşturucu maddeler ve benzerleri gibi keyif verici olan ve alışkanlık veya bağımlılık yaratan maddelerle ilk karşılaşma genellikle çocukluğun sonlarında ve ergenlikte olmaktadır.
Uyuşturucu kullanımı ile cinsel olarak aktif olma, genellikle bir aradadır. Uyuşturucu kullanan ergenler genellikle aktif bir cinsel ya¬şantı içindedirler ve uyuşturucu kullanımı ile doğum kontrol araçla¬rını kullanmadan cinsel ilişkide bulunma bir arada görülmektedir (Berger, 1988: 359). Uyuşturucu kullanımı ile fuhuş ve yasadışı ey¬lemler arasında ilişki vardır. 

Uyuşturucu kullanan genç kızlar içinde uyuşturucu kullandırılarak fuhuşa sürüklenenler olduğu gibi; ba¬ğımlı olduğu maddeyi temin etmek için fuhuş yapanlar da bulun¬maktadır (Uyuşturucu, 1986: 65).

Uyuşturucu kullanımı ile suçluluk arasında da ilişki vardır. Ba¬ğımlılar kullandıkları maddeyi satın almak için sürekli bir gelire ihti¬yaç duyarlar. Çalışma güçleri uyuşturucunun etkisi ile zamanla aza¬lır ve bağımlı oldukları maddeye yaptıkları harcama artar. Maddi durumları bozulur. Uyuşturucuya sahip olabilmek için uyuşturucu satıcılığı, hırsızlık vb. yasadışı olan yolları deneyebilir. Bu nedenle uyuşturucu kullananlar arasında suç işleme oranı yüksektir.
Uyuşturucu madde bağımlılığı erkeklerde, kızlara göre iki misli daha fazladır.

AMATEM’e 1996 yılının ilk altı ayında başvuranların onda biri¬nin yurtdışında yaşayan Türkler olduğu bildirilmektedir (Ögel ve Tamar 1996:17) Yurt dışındaki uyuşturucu maddenin bulunabilirliğinin kolaylığı, toplum ve aile baskısının olmaması, arkadaş çevresinin uygunluğu ve benzeri nedenler yurt dışında yaşayan Türk gençlerinin uyuşturucuya alışma bakımından önemli bir risk altında olduğunu göstermektedir.

Sigara içen ergenlerin içmeyenlere göre okul başarıları düşük bulunmuştur. Dikkatin bir noktada yoğunlaştırılması sigara alışkanlığı olanlarda güç olmaktadır (Köknel, 1982: 291-292). Sigara yetişkinler arasında önemli oranda kullanımı olan bir maddedir. Çocuk ve ergenler “sigara içmeyi” yetişkine has davranışlardan birisi olarak gördüklerinden yetişkinlik simgesi olan sigarayı kullanarak ne kadar “büyüdükleri” konusunda çevrelerine bir “gösteri” yaparlar.

Yapılan bir araştırmada sigara içme ile, stres arasında ilişki aranmıştır. Bu araştırmaya göre öğrencilerin %58.9′u sigara içmektedir. Sigara içen gençlerle, içmeyenlerin uygulanan stres ölçeği puanları arasında anlamlı fark bulunmuştur. İçmeyenlerin stres puanları, içenlerden anlamlı olarak düşüktür. Sigara içenlerin %65.9′unun uygulanan stres ölçeği ne göre uyum güçlüğü gösteren kişiler oldukları bildirilmektedir. Sigara içme süresi ile içilen sigara sayısı arttıkça gençlerin stres ölçeğinden aldıkları puanları da anlamlı olarak artmaktadır. Bu araştırma sonuçlarına göre sigara içenler içmeyenlere göre stres düzeyi daha yüksek kişilerdir.

Günümüzde gelişmiş toplumlarda sigaranın halka açık yerlerde içilmesi kısıtlanmaya başlanmış, parklar gibi bazı açık mekanlarda bile sigara içilmesine yasaklar getirilmiştir. Sigara karşıtı kampanya¬lar yaygınlaştırılmış ve sigara içen insan “arzularını denetleyemeyen” ve “başkalarına zarar veren” birisi gibi görülmeye başlanmıştır.

737′si kız, 581′i erkek 1318 üniversite öğrencisi üzerinde Anka¬ra’ da yapılan bir çalışmaya göre psikolojik bakımdan sorunlu olan¬lar, anne-babaları tarafından otoriter ve baskıcı tutum ile yetiştirilen¬ler ve ailede kötü muamele ile karşılaşanlarla erkeklerin daha çok al¬kole bulaşma tehlikesi olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca üst düzey¬de geliri olan ailelerin çocuklarının alkole başlama tehlikesi taşıdık¬ları bulunmuştur (Akman ve Tuğrul, 1996: 74).
Türkiye Bilimler Akademisi tarafından araştırmaya katılan ergenlerin “alkol kullanma davranışına” bakıldığında en yaygın davranışın hiç alkol içmemiş olmak olduğu (%45), en düşük dağılımın ise alkol içmedavranışını bıdakanlara ait olduğu (%2) görülmektedir. En fazla alkol kullanma oranı üst sosyo-ekonomik düzeydeyken (%28), hiç alkol kullanmama oranı ise orta sosyo-ekonomik düzey kız grubunda (%50) belirlenmiştir.

Madde Bağımlılığının Nedenleri

Alkol ve madde bağımlılığı bir ihtiyacın sonunda ortaya çıkar, bu da kullanan bireyin kişiliği ile çok yakından ilişkilidir. Bağımlı gün¬lük hayatın getirdiği zorluklardan kaçmak ve yapay bir cennete sı¬ğınma arzusundadır (Özaydın, 1984: 359). Bağımlılığı yaratan nedenler aşağıdaki gibi sıralanabilir:

1. Dayanıksız ve Güçsüz Bir Kişilik Yapısına Sahip Olma ve Kaygıdan Kaçma

Bağımlılar genellikle özgüvenIeri zayıf ve kaygılı insanlardır, hayatın getireceği zorluklardan ürkerek onlardan kaçmak isterler. Hayatın getirdiği gerginliklerle başaçıkmada sıkıntıya düşen bir kısım bağımlılar çok muhtemelen aşırı koruyucu ana-baba tutumları nedeniyle gerginlik ve baskı doğuran uyaran ve durumlarla yüzleşti-rilmemiş, yeterince sorumluluk verilmemiş çocuk ve gençler olarak yetiştirilmişlerdir. 

Al¬kol ve uyuşturucu maddelerin kaygıyı azaltan niteliği, bunların zor¬luklardan kaçan kişilerce bir “destekleme aracı” olarak kullanılması¬na yol açmaktadır. Alkol ve uyuşturucuların yarattıkları geçici “sığınma ortamları” ve verdikleri geçici rahatlama, kullananlarda önce¬leri alışkanlık, daha sonra ise bağımlılık veya tutsaklık doğurmakta¬dır (Köknel, 1982: 308).

2. İçten Denetimli Olmaktan Çok, Dıştan Denetimli Olma

Bireyin karşı karşıya kaldığı ve yaşadığı sorunların hep kendi dışındaki nedenlere bağlı olduğunu düşünmesi ve bunların çözümleri¬ni de dışsal gelişmelere bağlaması onun “dıştan denetimli” olduğu¬nu gösterir. Bunun yanında kendisi ile ilgili yaşadığı olaylardaki so¬rumluluğunu görebilen ve kendisi ile ilgili gelişmelere kısmen kendi¬sinin yön verebileceğini düşünen bireyler “içten denetimli” olarak tanımlanmaktadır.
Dıştan denetimli olanların, içten denetimli olanlara göre bağımlı olmaya daha yatkın kişilik taşıdıkları düşünülebilir.

3. Kendini Değersiz Algılama

Kendini değersiz ve eksik yanları olan biri gibi algılamak alkol ve madde bağımlısı olmaya yatkın gençlerde gözlenen diğer kişilik özelliğidir (Kasatura, 1995: 29-30). Kendini aşağılamak, suçlamak, yetenek ve değerlerinin farkında olmamak, kısaca kendine ait değerlendirmelerde olumsuz olma ve özgüven eksikliğine aşağılık duygusu taşıyan gençlerde rastlanmaktadır. Olumsuz ve düşük benlik algısı taşıyan bireyler kendilerini toplum dışı ve iğrenç insanlar gibi değerlendirebilir ve ahlak dışı tutum ve tavırlar sergileyenlerle kendilerini özdeşleştirip, benzer ahlaki tutumlar içine girebilirler. Böylelikle bağımlılardan daha çok etkilenerek, olumsuz alışkanlıklar edinebilirler.

4. Duygusal Bakımdan Olgunlaşmamış Olma

Çocukluk döneminde anne-baba tarafından istenmemiş, reddedil¬miş bir çocuk olarak büyümüş, anne-babası tarafından sevgi ve hoş¬görü görmemiş gençlerin doyurulmamış ve tatmin bulmamış duygu¬ları alkol ve uyuşturucularla doyuma ulaşmayı deneyebilir (Köknel, 1982: 309). İçten gelen hazza yönelik arzularını kontrol etmekte güç¬lük çeken, onları dengeleyemeyen gençlerin hazza ulaşma istekleri onları bağımlılık yaratan maddelere yöneltebilir. Olgunlaşmamış duygular taşıyan, heyecanlarını dengeleyemeyen gençlerde de rahat¬lamak ve sakinleşmek için bağımlılık doğuran maddelere yönelme görülebilir. Karşı cinsten birisi ile yeni tanışmalarda, kalabalık bir grupta dikkatin kendisine yöneldiği durumlarda, bazı ergenlerde korkma, heyecanlanma ve bunların sonucu kızarma görülebilir. Ben¬zeri huzursuzluk veren durumlarla baş edebilmek için alkol veya uyuşturucu maddelerin geçici rahatlatıcı etkisinden yardım uman gençler çok tehlikeli bir araca sığındıklarını bilmelidirler.

5. Hazza Yönelik Olma

Madde bağımlılarında görülebilen kişisel niteliklerden birisi de değişiklikten heyecan duyma ve hazza yönelik olmaktır. Duyguları¬nın ve bedeninin yeni heyecanlar yaşaması ve kısa süreli de olsa coş¬kulu biçimde zevk alma arzusu bireyi, uyuşturucunun sahte büyüsüne kaptıran gerekçe olabilir. Uyuşturucu alt kültüründeki “kafa bul¬mak” veya “kafa yapmak” tabirleri maddenin geçici olarak verdiği rahatlama ve zevk alma halini nitelendiren argo kelimelerdir.

6. Kötü Alışkanlıklara Sahip Arkadaş Çevresi

Arkadaş çevresinin değerlerini grup tarafından dışlanmamak için benimseme ve bu yüzden onların etkisinde kalarak sapan davranış¬ları taklit etme yanında, bir bakıma grup baskısı yüzünden onların alışkanlıklarını benimseyenleri de görmek mümkündür. Arkadaş ve akranlarının kötü alışkanlıkları ergenlere yeni alışkanlıkları deneme¬leri için bir öğrenme ortamı yaratmakta ve teşvik edici olmaktadır (Köknel, 1982: 309 ve Kasatura, 1995: 39). 

Alkollü içki içmek bazı gençler arasında bir ayrıcalık ve güç göstergesi olarak görülüp, yetiş¬kinliğe ait davranışlar gibi anlaşılmaktadır. Bu da gruptaki diğer gençlerin alkole özenmesine yol açmaktadır. Çocuk ve gencin yetişti¬ği aile ortamı ve yakın akraba çevresi de benzer olumsuz örnekler ta¬şıyabilir, kötü alışkanlıklar kazanılması benzer çevrelerde yetişenler¬de daha çok görülür.

ABD’de yapılan çalışmalara göre ergenlik dönemi sorunlarının özellikleri yıllar içinde değişiklik gös¬termektedir. Otuz yıl önce ergenlerde görülen hastalık ve ölümler doğal nedenlere bağlı iken günümüz¬de sosyal çevrenin taşıdığı riskler ve önlenebilir bireysel davranışlar yani ergenin intihar davranışı, başkaları tarafından öldürülmesi, madde kullanımı ve bilinçsiz cinsel davranışlarının en önemli riskleri oluşturduğu belirtilmektedir (Mullan Harris, Duncan, Boisjoly, 2002). 

Bu noktadan hareketle ergenlerin kendi özelliklerinin ele alınması kadar nasıl bir çevrede yaşadıklarının da ele alınması gerektiği de unu¬tulmamalıdır. 

Ergenlerin yaşadıkları çevrenin ne tür risklere yol açtığının, çevredeki erişkinlerin yeter¬li sosyal destek sağlayıp sağlamadığının, eğitim sisteminin ergene kazandırdıklarının neler olduğunun, ergene okul dışında ne tür olanaklar sağlandığının da ergenin ne tür davranış sorunları gösterdiği ya da nasıl bir kimlik geliştireceği konusunda büyük önem taşıdığı bir gerçektir. 

Ergenin özellikleri araştı¬rılırken bu sorulara da yanıt aranması ve toplumda sağlıklı gelişimi destekleyici yaklaşımlar geliştiril¬mesi gerekmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder