Sayfalar

7 Ocak 2013 Pazartesi

Boşanmış anne olmak


Boşanmış anne olmak

Dünyada hiçbir kadın boşanmak için evlenmez. Aynı zamanda hiçbir erkek de. Her insan ömür boyu mutlu olmak için evlenir. Evlenirken, sevdiği insanla yaşlanacağının, torun sahibi olacağının hayallerini kurar.

Kadınlar erkeklere göre daha duygusal yapıya sahip olduklarından, evliliklerinin temeline aşkı ve romantizmi yerleştirirler. Ancak hayaller her zaman gerçekleşmeyebilir. Bazen eşler bir ömür değil, bir dakika bile birbirlerini görmeye tahammül edemeyebilirler.

Bu kitapta detaylarına, doğrusuna-yanlışına girmeye gerek görmediğim boşanma olayı aslında her evliliği bekleyen bir risktir. Çünkü her evlilik, ayrılıkla, çatışmalara, kavgalara, ihanete, şiddete vb. pek çok davranış örüntüsüne açıktır. Kimi evliliklerde risk çok çok azdır, kimi evliliklerde ise fazla.

Boşanmış anne olmak, evliliği süren anne olmaktan daha sordur. Boşanmış anneleri pek çok zorluklar bekler. Çocuğun bakımı, sorumluluğu, ilgi beklemesi, zaman ayrılması, kontrol edilmesi, disiplini gibi gereksinimleri anne tek başına karşılamak zorundadır.

Çocuk hafta sonları babasını görüyor olsa bile, vekâleti annesindeyse ve çocuk annesiyle yaşıyorsa (genellikle Çocuklar mahkeme tarafından anneye verilir) çocuğun sorumlu-büyük bir kısmı annenin üzerindedir.

Boşanmayı her iki taraf istese bile, yine de boşanma olayı eşleri etkiler. Hele, çocukları fazlasıyla etkiler. Çünkü çocuklar anne-babalarıyla birlikte, aile ortamında yaşamak isterler. Boşanmayı ister karşı taraf istesin, ister kadın istesin, her iki durumda da gerek duygusal, gerekse sosyal açıdan, boşandıktan sonraki hayata uyum sağlamak için zaman ve çaba gerekir.

Duygularınızı kontrol edin.Boşanmak istemediğiniz halde boşanmak durumunda kaldıysanız, duygusal açıdan oldukça zedelenmişsiniz demektir.Yeni yaşamınızda sizi en çok zorlayan faktörlerin başında yalnızlık gelir. Yalnızlığa alışmak kolay değildir.

Artık yalnız başınıza alışveriş yapacak, yalnız başınıza çocuğa bakacak, evini tüm idaresini tek başınıza yapacak ve akşamlan yalnız olacaksınız. Yalnızlığın sizi kendine acıma ve çaresizlik duygularına sürüklenmesine izin vermeyin.

Çünkü ilk zamanlar kendinizi değersiz, terk edilmiş, olaylarla başa çıkmakta güçsüz hissedebil lirsiniz. Güçsüzlük ise, sizin kendinize acımanıza ve kendiniz çaresiz hissetmenize neden olabilir.

Yaşamınızda yeni açılan bu sayfada güzellikler göremeyebilirsiniz. Ancak unutmayın ki, eşinden ilk ayrılan, ilk boşanan siz değilsiniz ve son da siz olmayacaksınız. Ve yine unutmayın ki, zamanla her şey yoluna girecektir. Hayatımızda olumlu olumsuz her değişim bizi zorlar.

Her yeniliğe ve değişime uyum sağlama süreci vardır. Kendinize zaman tanıyın. Duygularınızı kontrol etmeye özen gösterin. İçinizden ağlamak geliyorsa kendinizi tutmayın ve ağlayabildiğiniz kadar ağlayın. Ağlamanız bittikten sonra kendinize çeki düzen verin ve günlük yaşamınıza devam edin.

Olumsuz duygu ve düşüncelerinizi, olumlu duygu ve düşüncelere dönüştürmeye çalışın. Örneğin; kendinizi güçsüz beceriksiz hissediyorsanız, bu duygu ve düşüncelerinizi "Güçlü Olacağım ve başarmam gerekenleri başaracağım" düşüncesiyle değiştirin. "Çok yalnızım" diye düşünüp üzülmek yerine, "Arkadaşlarım, annem, babam ve en başta çocuğum var.

Asla yalnız değilim" diye düşünüp olumlu gerçekleri görmek için kendinizi motive edin.
Duygularınızı asla kendi haline bırakmayın. Unutmayın, yeni bir başlangıç yaptınız ve her yeni başlangıçta olduğu gibi bunda da duygularınız sizi her yere götürebilir. Duygularınızla değil de, mantığınızla düşünmeye çalışın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder