Dinimizde kadına şiddet var mı?
Toplumumuzda şöyle bir anlayış var: "Eşim değil mi severim de döverim de..." veya "Kadının sırtından dayağı eksik etmeyeceksin."
Bu tür yaklaşımlar, sağlıklı iletişimin baş düşmanları. Hele bu tür uygulamaları Kur'an ve sünnete dayandırmak keyfilikten başka bir şey değil.
Bilhassa son yıllarda kocaları tarafından şiddet görenkadın sayısında artışın olduğunu gözlemliyoruz. Maalesef gazete köşeleri, ekranlar bu türlü haberlerle dolu.
Geçtiğimiz günlerde (24-26 Kasım) İstanbul'da Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Kadın Platformu tarafından düzenlenen ve 15 ülkeden 50 konuşmacının katıldığı "Aile ve Şiddet" başlıklı bir konferans yapıldı. Konferansta hepsi birbirinden kıymetli, alanında uzman akademisyenler çok istifadeli tebliğler sundular ve bu kanayan yaraya merhem olma adına tavsiyelerde bulundular.
Toplumumuzda şöyle bir anlayış var: "Eşim değil mi severim de döverim de..." veya "Kadının sırtından dayağı eksik etmeyeceksin." Bu tür yaklaşımlar, sağlıklı iletişimin baş düşmanlarıdır. Hele bu tür uygulamaları Kur'an ve sünnete dayandırmak tamamen keyfilikten başka bir şey değildir.
Erkeğin hanımını dövmesinin hem kadına hem de yuvaya kazandıracağı hiçbir şey yoktur. Bilakis kin ve nefrete sebebiyet vererek araya kalıcı düşmanlık tohumları ekeceği için çok zararlı ve tehlikeli bir davranış bozukluğudur.
Kaldı ki hanımını döven bir kimse çoğu zaman otoriter olma ve otoriter gözükme adına döver. Hâlbuki otorite şiddetle kurulmaz, dayakla oluşturulup güçlendirilmez.
Elini değil aklını kullan!
Korkunun bittiği yerde geçerliliğini yitiren bir otorite hiçbir işe yaramayacaktır. Onun için otorite, ancak sevgi, saygı ve şefkat üzerine kurulup geliştirilebilir. Gerçek otoriter kişi, sevgisiyle iş yaptırabilendir. Dolayısıyla bir kimse yuvada otoritesini görmek ve ölçmek istiyorsa bunun yolu ne kadar sevdiğini ve sevildiğini gözden geçirmesidir.
Yoksa zorla gönüllerde güzellikleri yeşertmek mümkün değildir. Dayağın ruhlarda hâsıl edeceği şey ise ancak kin ve nefrettir. Bunun tek tabii sonucu ise otorite kurayım derken eşi ve dolayısıyla yuvayı kaybetmek olacaktır.
Kaldı ki sağlıklı iletişimde eli kullanmak değil aklı ve dili kullanmak esastır. Zira aklını kullananlar ve hakperest davranabilenler sadece karşı tarafın davranışlarını değil kendilerini de yargılarlar. Bu empati ve hakperestliğin sonucunda insan haksız olduğunda haklı çıkmaya kalkmaz, "Sen haklısın" diyebilir.
Dinimizde şiddet her çeşidiyle zulümdür ve yasaklanmıştır. Mevzuumuz itibarıyla daha açık söyleyecek olursak bir erkeğin hanımına şiddet uygulaması zulümdür. Aile içi şiddet, ahirette kul hakları olarak erkeğin karşısına çıkacaktır. Kul haklarından korkanlara duyurulur!
Eşlerinize zulmetmeyin!
Biz, eşlerin birbirlerine nasıl davranmaları gerektiğini ve kadının aile içinde ve kocasına karşı durumunu Peygamberimizden (s.a.s.) öğreniyoruz. Bakınız Efendimiz ne buyuruyor:
"En hayırlınız, eşlerine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben, aranızda eşine karşı en iyi davrananınızım." (İbni Mace, Nikâh, 50) "Müslümanlar'ın iman yönünden en üstünü, ahlâkı en güzel olanı, hanımına en iyi, en lütufkâr davranandır." (Müsned, 2/185)
Hz. Âişe annemiz, Peygamberimizin hayatı boyunca hiçbir hizmetçiyi dövmediğini, hiçbir hanımına tokat atmadığını, hatta hiçbir şeye eliyle vurmadığını söyler.
Kadın dövmek bir yana, kocasının ona küsmesini bile doğru bulmayan Peygamberimiz, "Kadınlarınıza eziyet etmeyin! Onlar, Allah'ın sizlere emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin" derken, asıl olarak onun hayatını şu Kur'ân âyeti belirliyordu:
"Onların haklarını gözeterek ve güzellikle geçinin. Eğer siz onlardan hoşlanmayacak olsanız bile, olur ki sizin hoşunuza gitmeyen bir şeyde Allah pek çok hayır yaratır." (Nisa, 4/19)
SÖZÜN ÖZÜ
1. Yuvada otorite şiddetle kurulmaz.
2. Erkeğin, eşine şiddet uygulaması zulümdür ve bir kul hakkıdır.
3. "Kadınlarınıza eziyet etmeyin! Onlar, Allah'ın sizlere emanetidir."
ALİ DEMİREL - BUGÜN GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder