Sayfalar

4 Kasım 2012 Pazar

PSİKANALİZM ve EĞİTİM



Freud, eğitime büyük önem veriyor ve bir eğitim psikanalizinin yararlı olacağına inanıyordu. Böyle bir eğitim psikanalizinin annelere, babalara, öğretmenlere, yöneticilere yaptıkları ve insan kaderiyle yakından ilgili bulunan önemli işte geniş ölçüde yardım edeceğini söylüyordu. Gözlemlerine dayanarak psikanalizin her şeyden çok çocukluk çağı üzerinde durması gerektiğine inanıyordu. Yetişkin sinir hastalarının tedavilerinde karşılaşılan arazların çocukluk hayatı ile ilgili olduklarını bildiriyordu.

  Freud’a göre, ahlak kurallarına uymayan küçük çocuk, haz prensibinin etkileriyle hareket eder. Gerçeklik prensibine uygun bir davranış şeklini benimseyemez. Yaşça ilerledikçe yavaş yavaş ebeveynlerinin etkilerinden uzaklaşır. Ebeveynlerin yerlerini alan Üstben’e göre yaşamayı öğrenir. Ebeveynler sevgi veya korku yolu ile çocuklarını yönetirler. Cezalandırılan çocuk artık eskisi gibi ve eskisi kadar sevilmediğini düşünür. Bu yüzden cezalardan korkar. Çocuğun duyduğu bu korku gelecekteki hayatta önemli bir rol oynayacak olan vicdan korkusunun temelini atar.

Vicdan, daha önce de belirtmeye çalıştığımız gibi, bir üstben fonksiyonudur. Aile çevresinin çocuk üzerinde yaptığı etkilerin ruhsal bir mahiyet almalarından meydana gelir. Dış dünya ile ilgili direnmeler, engeller ruhsal bir anlam kazanmaya başladıkları zaman, üstben ebeveynlerin otoritelerinin yerini alır. Tıpkı ebeveynler gibi hareket eder. Onlar gibi kollar, yönetir. Korkutur. Cezalandırır. Üstben, çok yararlı sonuçlar verebilir.

 Üstben’in meydana gelmesinde, çocuğun uzun zaman ebeveynlerine tabi olması ve Ödip kompleksi rol oynar. Bu iki faktör arasında sıkı bir bağlılık vardır. Üstben’in ortaya çıkmasında rol oynayan ebeveynler, eğitimciler, çocukların eğitiminde kendi üstbenlerinin etkileriyle hareket ederler. Çocukluklarında duydukları sıkıntıları, karşılaştıkları zorlukları unuturlar. Çocuklarına karşı kendi çocukluklarında ebeveynleri ile kurdukları ilişkilere göre hareket etmek arzusunu duyarlar. Çocuktaki üstben, ebeveynlerinin hayallerine göre değil, üstbenlerinin hayallerine göre meydana gelir. Aynı şeyleri kapsar. Bu gelenek (!) kuşaklar boyunca varlıklarını devam ettiren tüm değer yargılarını muhafaza eder.

 Freud’a göre, eğitimde gevşeklikten, yumuşaklıktan kaçınılmalıdır. Buna karşılık, sertliğe de başvurulmamalıdır. Otoriteyi bir baskı şeklinde anlamamalıdır. Aşırı bir otorite anlayışından uzak kalınmalıdır. Eğitimin başlıca amacı, çocuğa içgüdülerine egemen olmayı öğretmektir. Tam bir özgürlük çocuk için yararlı değildir. Çocuğun bütün iç güdülerine boyun eğmesine göz yumulmalıdır. Eğitimin önleyici bir yanı bulunmamalıdır. Yalnız eğitimin bu önleyici rolünün iyi ayarlanması gerekmektedir. Yapılan çalışmalarda sinir hastalığının meydana gelmesinde bu önlemenin rol oynadığı görülmektedir. Çocuğun istediği gibi hareket etmesine izin verilmemeli ancak çocuğu fazla sıkmaktan da kaçınmalıdır. En iyi, en yararlı davranış şeklini belirtmelidir. Bu davranış şekline uyulmasını sağlamadır.

 Eğitimde bir optimom anlayışına, en yararlı-en zararlı bir eğitim anlayışına ulaşmak gerekir. Önce çocuklarda yasaklanması gereken şeylerin neler olduğu bilinmelidir. Yasaklanma şeklini ve zamanını iyi öğrenmelidir. Burada dikkat edilmesi gereken şeylerden biri de, bütün çocukların bir olmadıklarıdır, çocukların çeşitli bakımlardan birbirlerine benzemedikleridir. Eğitim her zaman şu ayrılıkları göz önünde tutmalıdır. Yapılan gözlemler eğitimin bütün çağlar boyunca yanlış bir yol izlediğini, çocuklar için zararlı olduğunu gösterdiler. Çocuğun yaradılış özelliklerini bilmek, huy dünyası hakkında bir şeyler öğrenmek, gerekli otoriteyi elden bırakmadan, aşırılığa kaçmayan bir sevgi göstermek, eğitimcinin belli başlı ve güç işlerinden biridir.

Çocuğun yetersiz tamamlanmış Ben’i, bir çok şoklar, tromatizmalarla karşılaşır. Çocuk, duygusal saldırılara karşı kendisini ancak röfulman (bastırma) ile savunabilir. Bu ise daha sonraki hayatın sinir hastalıklarının fonksiyonel bozukluklarına yol açabilir. Çocukların özellikle kadın psikanalistler tarafından tedavi edilmeleri yerinde olur. Bütün çocuklar, hatta öğretmen adayları, öğretmenler, anneler, babalar analiz edilmelidir. Böylece kendilerini daha iyi tanıma olanağını bulur, çocuklarındaki eğitimlerinin yetersiz, yanlış yönlerini daha iyi görebilirler. Çocuklarıyla daha düzenli ilişkiler kurabilirle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder