Sayfalar

4 Kasım 2012 Pazar

RUHSAL ZEKÂYI ETKİLEYEN VE GELİŞTİREN NEDİR



Zekâ; ruhsal zekâ (SQ), duygusal zekâ (EQ) ve zihinsel zekâ (IQ) olmak üzere üç kısımda incelenmektedir. Ruhsal zekâyı etkileyen sebeplerin başında hedef gösterme, ideal verme ve inandırma gücü gelir. Başarının sırrı zihinsel zekâ değil ruhsal zekâdır. Ruhsal zekâ en kapsayıcı zekâdır. Ruhsal zekânın bölümleri; inanma, gerekçe, duygu, ısrar, kanaat, ruhsal iletişim ve ilahi iradedir.


Duygusal zekânın şartları: 
* Kendini tanımak 
* Duygularını kontrol etmek
* Empati 
* Başkalarıyla iyi ilişkiler kurmak
* Kurulan iyi ilişkileri sürdürebilmektir.

Zekâ çeşitlerini daha iyi anlayabilmek için şöyle bir örnek sanırım daha yararlı olacaktır. Bir tehlike anında zihinsel zekâ tepkisiz kalır. Duygusal zekâ korkutur. Ruhsal zekâ ise yarıştırır. Bir iş yaparken önümüze çıkacak engelleri kaldırarak işe başlamalı, yerimizden kalkarak eyleme hazır hale gelmeliyiz. Özgüvenimizi hiçbir zaman kaybetmeden hayallerimize ulaşmak için çalışmalıyız. Düşünce gücümüzü kullanarak hayatımızı olumlu bir şekilde yönlendirmeyi öğrenmeliyiz. Hayatımızı değiştirecek, düşünce gücümüzü harekete geçirecek etkinlikler kendimizi hazırlamalıyız.

Psikiyatrist Prof. Sayın Nevzat TARHAN: “Çocuk bir şeyi isteyerek öğrenirse verim artar. Öğrenmeye karşı istek ve ihtiyaç duyarsa, yapacağına inanma gücü de artar. Öğreneceği bilginin kendisine yararlı olacağını bilirse öğrenme isteği artıyor. Bunlar da çocukta ruhsal zekâyı geliştirmektedir.” diyor.

Öğrenci her şeyden önce insandır. Onların da korkuları, umutları, güçlü ve zayıf yönleri vardır. Çocukların yeteneklerinin de bir sınırı vardır. Her çocuğun ayrı ayrı yetenekleri olduğunu unutmayalım. Her çocuktan aynı başarıyı beklemek doğru olmaz. Çocukların başarısını, daha başarılı çocuklarla kıyaslayarak ölçmek yanlıştır. Önemli olan çocuğun kendi yeteneklerine göre başarılı olup olmadığına bakmamız gerekmektedir. Başarıların mutluluk ve huzur getirdiğini biliyoruz. Fakat bu başarının büyük uğraşlardan sonra geldiğini de göz ardı etmeyelim. 

Çocuk eğitiminde anne-baba, çevre ve öğretmenlerin ortak sorumlulukları vardır. Aile öğretmenle iyi bir diyalog içinde olmalıdır. Öğretmen de mümkün olduğu kadar her veliye ulaşarak onları tanımaya çalışmalıdır. Özellikle problemli çocukların eğitiminde beraber çalışmaya ihtiyaç vardır. Öğrenmenin daha verimli bir hale gelmesi için okulda karşılıklı sevgi ve saygı, okulun havasını etkileyerek, okul öğrenci tarafından sevilen bir mekân haline gelir. Her gün okula severek, koşarak, isteyerek gelir. 

Okul öğrenciye sevdirilmelidir. Fiziki yapısıyla onlara gösterilecek tutum ve davranışların sıcak olması gerekir. Okul yönetimi, öğretmen ve veliler elbirliği içerisinde ellerinden gelen her şeyi yapmak zorundadırlar. Eğer bunlar yapılırsa okul bir sevgi bahçesine dönüşür. Bu bahçeden de en verimli güller, laleler, menekşeler, sümbüller yetişir. Bu çiçeklerin kokusu da tüm dünyaya yayılır. Bu kokuyu hissedenler de huzurlu ve mutlu olur. Bizim de istediğimiz bu değil midir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder