Sayfalar

21 Ekim 2012 Pazar

Evlilikte empati

Uzun süreli ve mutlu evliliklerin sırrı evliliğe eşinin penceresinden bakabilmekle mümkündür. Sen haklısın’ sözü eğer eşimiz bencil bir insan değilse eşimizi ne kadar sevdiğimizi gösterme adına söylediğimiz sözler kadar hayatımızda yer almaya mecburdur. 

Özellikle yaşamış olduğumuz şu zamanda ailemiz adına bencil olmama ile alakalı hassasiyeti gösterebilmek için eşimiz ve işimiz ve diğer sorumluluklarımız arasındaki dengenin sağlıklı kurulabilmesi samimiyetimizi gösteren önemli bir ayıraç olacaktır. 

Kadın ve erkek birbirinden farklı ama birbirini tamamlayan stratejik ortaklardır ve aile içerisinde yer ve sorumlulukları kültürel normlarla ve eşlerin birbirlerinden beklentileriyle belirlenmiştir. Sorumluluklarının bilincinde olan problemlerini diplomasi ile çözebilen çiftler sıkıntılı dönemlerini kısa zamanda atlatıp ve aslında evliliğin en güzel dönemi olan ve diğer dönemleri ile kıyaslanamayacak güzelliklerle tezyin edilmiş bağlılık dönemine ulaşabilirler. 

 Kadın ve erkek kuşkusuz ki hem bedenen hem de ruhen birbirinden farklı, ama bir araya geldiğinde birbirini tamamlayan anlamlı bir bütündür. Bu önemli gerçeği görmeyen modern hayat ve modern hayatla beraber ortaya çıkan bir kısım fikir akımları özellikle feminizm, kadını ve erkeği birbiriyle aynı kabul ederek en büyük yanlışa imza attılar. 

Günümüzdeki aile hayatının içine düştüğü çıkmaz büyük ölçüde bu yanlışın neticesidir. Madem kadın ve erkek birbirinden farklı varlıklardır. Bu durum sonuçta bize eğer mutlu olmak ve mutlu etmek istiyorsak eşimizi tanıma mükellefiyetini verecektir. Bu mükellefiyet eşini anlama eşinin beklentilerinin farkına varma, eşinin güçlü ve zayıf yönlerini bilmeyi yani empati yapmayı şart hale getirir. 

 ’Ben eşimi anlamaya mecbur değilim’ diye düşünen insanlar gerçek bencillerdir. Bu tip evliliklerin süresi diğer eşin insafına kalmıştır. Peki, nedir bu farklılıklar, eşler birbirinden neler bekler? Kadınlar genel itibariyle erkekten farklı duygularla hayata bakar. Onun penceresi şefkat, nezaket, beğenilme, değer verilme, bağlanma, emniyet duygularını ön plana çıkartırken; erkeğin penceresi daha çok güven, takdir, onay, teşvik, sadakat ve itaati görür. Bu duyguların farklılığı eşine, eşinin penceresinden bakmayan insanın onu mutlu edemeyeceğinin habercisidir.

 Ev ve çocuklar kadın için hayati öneme sahipken, erkek aynı anlayışı işine karşı duyar. Evin işleyişine sahip çıkan, çocukların gelişimi ve eğitimiyle sürekli meşgul olan anne; babanın gayretlerinin farkında olmasını ve yalnız kaldığını düşündüğü bu hususlarda kendisine destekte bulunmasını beklerken; erkek işinin takibi hususunda ortaya koyduğu performansın takdir arayışı içindedir. Bu sebeple eşler arasında ortaya çıkan münakaşalarda, kadın ailesi için ne kadar fedakarlıkta bulunduğunu vurgularken erkek ise eşi ve çocukları için ne kadar çok çalıştığını söyler. 

 Evliliğin cinsel boyutuna erkekler kadınlara nispetle belki de kat be kat fazlasıyla mana yüklerler. Bu anlayış evliliğin mihenk noktalarından biridir. Çok basit bu gerçeği kadın tam idrak edemediği için eşiyle ters düşer. Aynı duyguları evliliğin romantizm kısmına karşı kadınlar duyarlar. Eşinin duygusal ihtiyaçlarını karşılayamaması ve bu konuda onu yalnız bırakması, erkeğin cinsel ihtiyaçlarının karşılanmaması karşısında hissettiği şeyleri kadına hissettirecektir. Problem çözümü esnasında eşlerin ortaya koymuş oldukları çözüm metotları da farklı farklıdır.

 Erkek problemle karşılaşınca kabuğuna çekilip düşünmeyi tercih ederken, kadın problemi konuşmayı ister. Erkeğin düşünürken kadının konuşmayı istemesi problemin çözüm aşamasında sıkıntı yaşanmasına sebep olabilir. Böylece aslında bir araya gelerek daha kolay atlatılacak bir süreç empati eksikliğinden dolayı yeni bir sıkıntıya vesile olmaktan öteye gitmez. Ailenin temsili ve ekonomik kontrolü erkeğin kendisini vazifeli hissettiği bir konudur. 

Çok zaman özgüvenin de kaynağı olabilir. Bu konuya kadının ’Ben de senin kadar kendimi vazifeli görüyorum. ’deyip bu konuya müdahil olması erkeğin agresif bir yapıya bürünmesine veya içine kapanmasına sebep olabilir. Kadın aynı şuuru evin iç dünyası adına erkekten bekler. Alacağı perdeyi veya evin iç dizaynını kendisine dayatan erkek bu davranışıyla kadının şahsiyetine saldırıda bulunmuş demektir. Eşlerin aileleri konusunda da bir yaklaşım farklılığı çiftler arasında göze çarpmaktadır. 

Erkek belki de kültürel normların böyle olmasını istediği zannıyla kendi ailesinin eşinin ailesinin daha önünde olması gerektiği kanaatine sahiptir. Daha çok ailemle vakit geçirmemiz lazım saygıda kusur etmemiz lazım diyerek eşinin ailesine gösterdiği anlayıştan fazlasını talep eder. Kadın bu hususta mutlak adaletten yanadır. Bu husus çok zaman evliliklerde bazen üçüncü şahısların teşvikiyle önemli sancılara neden olmaktadır Empati her ne kadar şimdi batıdan ithal bir kavram olsa da toplumumuz bu mevhuma yabancı değildir. Eskiler empati için hemhal olmak derlerdi. 

Diğerkâm kelimesi de aslında empatiyi bize eski dilde anlatan güzel bir kelimelerden bir tanesidir. Kültürümüz Empati yapmayı Hazreti Peygamberin “ Kendin için istediğini kardeşin için istemezsen tam manasıyla iman etmiş olmazsın “ sözüyle zaten Batı dünyası bu kavramla tanışmadan önce biliyordu ve uyguluyordu. Empati yapmayı Allaha iman gibi dinimizin en önemli emrine bağlayan bu anlayış günümüzde bizler hayat arkadaşımızla empati yapamıyor olmanın ıstırabını yaşarken bencillerin kanserli birer hücre gibi toplumu sarmasına önünü çok önceden almış ve milletleri yüz yıllardır huzur içerisinde yaşatmıştır.

 Hayat ortağını, çocuklarının annesini veya babasını anlamayan kendisi için istediğini eşi için istemeyen kısaca onunla hemhal olamayan kimi anlayabilir ki? Kiminle hemhal olabilir ki? rehberaile.com Aile - Evlilik Yazıları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder